18 Eylül 2011 Pazar

Iğdır


GENEL BİLGİLER

Türkiye'nin doğu sınırında yer alan Iğdır, efsanevi Ağrı Dağı ile görülmesi gereken bir ildir.

İLÇELER:

Iğdır (merkez), Aralık, Karakoyunlu, Tuzluca.

Tuzluca: İl merkezine uzaklığı 39 km.dir. Tuz Dağı'nda bulunan su göletleri astım hastalığına iyi gelmektedir.

NASIL GİDİLİR?

Karayolu :Çevre il, ilçe ve komşu ülkeler ile bağlantısı sadece karayoluyla sağlanmaktadır.

Havayolu : Uçakla Kars Havaalanına oradan da Iğdır'a karayoluyla ulaşılır

GEZİLECEK YERLER

Soykırım Anıtı: Baharlı Mahallesi Çevre Yolu Kavşağı'ndadır.
Ziyaret Saatleri: 07:30 - 14:15

Ağrı Dağı: Türkiye'nin en yüksek dağı olup, İran ile Iğdır arasında sınır teşkil etmektedir. Yüksekliği 5165 metredir. Eski bir volkanik dağdır.

Harmandöven Kervansarayı: Eski ipek yolu Batum Tebriz Kervanyolu güzergahında, Selçuklular Dönemi'nde Sürmari Emiri Şerafettin Ejder Bey tarafından 12.yüzyılda yapılmıştır.

Koçbaşı Mezarlar: Koçbaşı mezarlar hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütün mezarlıklarda bulunur. Karakoyunlular Dönemi'nden kalmıştır.

Aras Nehri: Aras Nehri kıyısında yine devletin desteği ve teşvikiyle turistik amaçlı konaklama, yeme-içme dinlenme ve eğlenme amaçlı yerler yapılabilir.

COĞRAFYA

Kuzey ve kuzeydoğu sınırını Aras Nehri ve nehir yatağı boyunca Ermenistan sınırı teşkil eder. Doğu ve güneydoğusundan Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti ve İran, güneyinde Ağrı ili, batı ve kuzeybatıda Kars ili yer almaktadır.

Iğdır yüksek platolar ve dağlık kesimlerin geniş yer kapladığı bir bölgededir. Dil Ovası Türkiye'nin en uç noktasıdır. Bölgenin güneyinde batı doğu doğrultusunda uzanan Orta Toroslar ve Manzar Dağlarıyla başlayıp, Karasu, Aras Dağlarıyla devam eden dağlık kesim sırasıyla batıdan doğuya doğru Durak Dağı (2811 metre) Zor Dağı (3196 m) Pamuk Dağı (2639 m) Büyük Ağrı Dağı (5165 m) Küçük Ağrı Dağı (3986 m) dır. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Büyük Ağrı Dağı İran ile sınır teşkil etmektedir.

Iğdır'da coğrafî konumundan dolayı karasal bir iklim hüküm sürmektedir. Sıcaklık bölge ortalamasından daha yüksektir çok az yağmur almaktadır.

TARİHÇE

Bölgeye M.Ö. 4000 tarihinde Hurriler yerleşmiş daha sonra farklı medeniyetlere sahne olmuştur. Günümüze kadar Urartular, Sakalar, Sasaniler, Bizanslar, Selçuklular, Moğollar, Oğuzlar, Karakoyunlular ve Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir.

NE YENİR?

Bozbaş isimli kuzu inciğinden yapılan yemeği meşhurdur.

YAPMADAN DÖNME

Efsaneleriyle ünlü Ağrı Dağına tırmanmadan
Bozbaş isimli yemeği tatmadan

...Dönmeyin



IĞDIR İLİNİN TARİHİ

Iğdır’ın adı; 24 Oğuz boyundan 21’ncisi sayılan İç-Oğuzlar-Üç-Ok kolunun ve Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Cengiz Alp'in en büyük oğlu olan 'Iğdır Beğ' den gelmektedir. Bu boyun ilk başbuğu Iğdır Beğ'dir. Iğdır'ın kelime olarak manası 'iyi, büyük, yiğit başkan, ünlü ve sahip' gibi anlamlara, Yazıcıoğlu ve Resid-Üd-Din'e göre ise 'iyi, ulu, bahadır' manalarına gelmektedir.

Iğdır Beğ, dört kardeşin en büyüğüdür. Kabilesi Aras havzası ve Azerbaycan bölgelerine yerleşmiştir. Bunun en büyük delili Yıldırım Beyazıt''ın 1402 yılında yapılan Ankara Savaşında Timur''a yenilmesine sevinen Hıristiyan alemi, tebrik için Timur''a birçok elçi göndermişlerdir. Bu elçilerden biri olan İspanyol Klaviyo''nun anlattığı gibi Iğdır Kalası (Iğdır Korganı) bugün Ağrı Dağı eteklerinde halen harabe halinde bulunmaktadır. Klaviyo, buraya 'kayalık üzerinde duran bir kal''a” diyerek, adının da 'Iğdır' olduğunu belirtmektedir.

TARİHİ YAPISI :

Prehistorik (Tarih Öncesi) çağlardan bu tarafa önemli bir yerleşim merkezi olmuş Iğdır ve çevresindeki yerleşmelerin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapılan ilmi çalışmaların büyük çoğunluğu Orta Asya''dan geldikleri kabul edilen Hurriler''in bölgenin ilk sakinleri olduklarını göstermektedir.

M.Ö. 5000-4000 yıllarında; bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra, M.Ö. 3000-2000 yıllarında Mitanniler, Etiler, Asurlular, Kimmerler, Metler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek Ağrı Dağı yamaçlar, Aras Havzası ve Doğu Anadolu''da ikamet ettikleri sanılmaktadır.,

M.Ö. 1200 tarihlerinde Trakya'dan kalkarak Boğazlar üzerinden Anadolu''ya geçen Trako-Frigler, bölgede hüküm sürdüren Etilerin hakimiyetine son vermişlerdir. Bu sıralarda, Doğu Anadolu''da Hurriler'in soyundan geldiği kabul edilen ve tarihe Urartular olarak geçen küçük bir krallık Asurlulara tabi olarak yaşamakta idi.

Asurluların dahili kavgalarla zayıflamaları güneydeki KASİT kabilesinin idareyi ele geçirmesine sebep olmuştur. Daha sonra çok kuvvetlenen ve Mısır''a kadar ilerleyen Asurlar, bir türlü hakimiyetleri altına alamadıkları Urartuları tanımak zorunda kalmışlardır.

M.Ö. 1100-800 tarihlerinde kraliyet merkezi Van''da bulunan ve bütün Doğu Anadolu''yu idaresi altında tutan Urartu Krallığı, kendisine bağlı küçük beylik ve krallıklar kurmuştur. Bunlardan biri de Sürmeli adıyla bilinen ve halen harabe halinde bulunan 'KARAKALE' şehridir.

Iğdır ve Çevresi VII. yüzyıla kadar Urartuların elinde kalmış, bu tarihten sonra M.Ö 665 yıllarında atlı göçebe halinde yaşayan İskit-Saka Türkleri Kafkasları aşarak bölgeye gelmişler ve Urartuların hakimiyetine son vermişlerdir.

Ön Asya ülkelerinde Milli destanlarımızdan sayılan Dede Korkut Oğuznamesi; Sakaların bey ve kumandanlarını anlatmaktadır. Aras, Dicle, Kür ve Çoruh nehirleri kıyılarına yerleşen Sakaların bu mıntıkalardaki eserleri bugüne kadar yaşamaktadır.

M.Ö. 642-226 tarihleri arasında bugünkü İran ve Doğu Anadolu''da hüküm sürdüren Sasaniler, II. Yezdigerd zamanında, o zamanlarda beylik halinde bulunan Kağızman'da Kamsarakanlı, Aras ve Doğubeyazıt''ta Bağratlı, Muş ve Malazgirt bölgelerindeki Oğuzlar''ı hile ile yok etme mücadelesi vermişlerdir.

M.S. 481''de Ağrı dağı yamaçlarında (Arkori-Akuri/Ahura Köyü) yapılan savaşlarda Oğuzlar tarafından ağır bir hezimete uğratılan Sasaniler, bu yenilginin acısıyla 50 yıl kadar Oğuzlar''la savaşmışlardır.

Doğu Anadolu ile yakın alakası bulunan Bizanslılar, Sasanilerle çok savaş yapmışlar, Doğudan Sasaniler''e saldıran Göktürk ve Ak Hunlar''ın da yardımıyla Sasanileri Aras Nehri boylarında ağır bir yenilgiye uğratmışlardır.

M.Ö. 149 yıllarında Bulgar Türkleri olan Arsaklı Türkmen göçebeleri Sakaları yenip Karakale''yi kraliyet merkezi yapmışlardır. 366 yıl Arsaklıların elinde kalan bölge, kısa bir süre Bizanslıların eline geçmişse de Kars''ta kurulan Bargatlı krallığı bölgeyi Bizanslılardan geri alarak M.S. VII. yüzyıla kadar hüküm sürmüşlerdir.

Hurriler''den sonra; Mitanni, Urartu, Met, Pers, Arsaklı, Sasani gibi devletlerin idaresinde kalan bölge, M.S. 638 yılında Hz. Ömer zamanında İslam ordularının, ARARAT eyaleti üzerinden Gökova denilen Doğubeyazıt düzlüğünden geçerek Aras boylarına inmesiyle, Müslüman-Hrıstiyan savaşlarına da sahne olmuştur. Birkaç kez Araplar ile Bizanslılar arasında el değiştiren bölge 1064 yılında Seçuklular (Oğuzlar)''ın hakimiyetine girmiştir. 1074''de Anı ve Kars''ı da Bizanslılardan alan Selçuklular bölgenin kesin hakimi olmuşlardır.

Doğudan bir kasırga gibi önüne ne çıkarsa kasıp kavuran MOĞOL istilası, 1239''da bölgeyi de etkisi altına almıştır. Moğolların zayıflamasından sonra birçok bölgede olduğu gibi bu bölgede de KARAKOYUNLULAR ve AKKOYUNLULAR gibi Türk beyliklerinin idaresini kısa bir süre de olsa görmek mümkündür.

1514 Çaldıran Savaşı ve 1534 Tebriz Seferi ile bölge kesin olarak Osmanlılar''ın eline geçmiş ise de, Osmanlı Devletinin gelişen siyasi olaylar yüzünden zayıflaması Iğdır''ın kaderini de etkilemiştir.

1746-1827 yılları arasında İran idaresinde kalan bölge, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonunda 42 yıl Rus işgaline maruz kalmıştır. 1917 Ekim devriminden (Bolşevik İhtilali) sonra içine düştüğü siyasi bunalımdan kurtulmak isteyen Rusya, diğer devletlerle Brest-Litovks muahedesini imzalamasıyla bölge tekrar Türklere geçmişse de 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesiyle ordu bölgeden çekilince mıntıka Ermeniler''in mezalimine sahne olmuştur.

Brest-Litovks muahedesiyle bir yandan işgal ettiği Osmanlı topraklarından çekilen Rusya, diğer yandan da devamlı olarak kukla gibi kullandıkları Ermenileri bölgede büyük bir Ermenistan devleti kurabilecekleri yönünde cesaretlendirmiştir.

Ermenilerin 'taşnak', 'sutyan' ve 'hıncak' adındaki terör örgütleri bölgede bir Ermenistan devleti kurmak için akla gelmedik işkence ve katliam yaparak bölgedeki Türk nüfusunu yok etmeye başlamışlardır. Bu katliamlardan günümüze bir çok toplu mezar kalmıştır. 1986 yılında Prof.Dr. Enver KONUKÇU başkanlığındaki bir ekip merkez ilçeye bağlı Oba Köyünde bulunan bir toplu mezarı açarak Türk ve dünya kamuoyuna göstermiştir. Daha sonraları Hakmehmet Köyü ile Gedikli Köylerindeki toplu mezarlar da açılmış, yetkililer tarafından tescil edilerek kamuoyuna sunulmuştur.

Oba köyünde olduğu gibi Küllük, Hakmehmet, Hakveyis, Kadıkışlak, Alikamerli gibi köylerde de toplu mezarların olduğu olayların canlı şahitleri tarafından yıllardan beridir anlatılmaktadır.

Nihayet, 14 Kasım 1920 tarihinde 15. Kolordu Komutanı Kazım KARABEKİR komutasındaki kahraman Türk ordusunca, Ermenilerin Aras nehrinin kuzeyine püskürtülmesiyle Iğdır ve çevresi kesin olarak Türkiye''nin mukaddes topraklarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Nitekim, bölgede 14 Kasım tarihleri İlin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır.


IĞDIR İLİNİN GENEL NÜFUS BİLGİLERİ

Iğdır, 27 Mayıs 1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla Kars ilinden ayrılarak il olmuştur. Aralık ve Tuzluca İlçeleri ve Karakoyunlu Köyü Kars İlinden ayrılarak Iğdır İline bağlanmış ve İl’in birer ilçesi olmuşlardır. 2000 Genel Nüfus Sayımı öncesindeki sayımlarda Iğdır’ın İl olarak sosyal, demografik ve ekonomik niteliklerine ilişkin bilgi derlenmediği için nüfusun tarihsel gelişimi gereğince yorumlanamamıştır.

Iğdır İli’nin 2000 Yılındaki nüfusu 168.634, 1990-2000 dönemindeki yıllık ortalama nüfus artış hızı ise .8’dir. İle bağlı bulunan Tuzluca İlçesi 25.954 nüfusu ile en fazla nüfusa, Karakoyunlu İlçesi ise 18.285 nüfusu ile en az nüfus sahip olan ilçelerdir. (Aralık İlçesi nüfusu 21.747’dir.) İlin yıllık nüfus artış hızı en yüksek olan ilçesi ile Aralık iken, en az olan ilçesi %-10.7 ile Tuzluca’dır.

Iğdır İl merkezinin şehir nüfusu artış hızı C.1 ‘dir. İlçelerin şehir nüfusları incelendiğinde, şehir nüfusu en fazla olan ilçenin Tuzluca İlçesi, en az olan ilçenin ise Karakoyunlu İlçesi olduğu görülmektedir. Şehir nüfus artışının en fazla olduğu ilçe % 52 ile Aralık İlçesi, en az olduğu ilçe % 13.7 ile Tuzluca İlçesidir. Iğdır İline bağlı buluna tüm bucak ve köylerin nüfusu bu dönemde önemli bir değişim göstermemiştir.

İlin kentleşme oranı artış eğilimi gösterse de bu oran Türkiye geneli kentleşme oranından düşüktür. 1990 sayımlarına göre İl nüfusunun % 61’i kırsal, % 39’ u da kentsel alanda yaşamaktadır. Bu oranlar 2000 yılı içinde kırsal alanlarda % 51.7’ye gerilerken kentsel alanlarda yaşayanların oranı ise % 48.3’e çıkmıştır. Iğdır’ın kentleşme oranı G’dir. Bu oran % 65 olan Türkiye ortalamasının da altındadır.

Nüfus yoğunluğu olarak bir kilometre kareye düşen kişi sayısı, İl genelinde 47 ve İl merkezinde 72 iken, diğer ilçelerde sırası ile 21 ile 94 kişi arasında değişmektedir. Yüzölçümü büyüklüğüne göre ilk sırada yer alan Tuzluca İlçesinde nüfus yoğunluğu 21, yüzölçümü en küçük olan Aralık İlçesinde nüfus yoğunluğu 94 kişidir.



IĞDIR İLİ GENEL COĞRAFİ BİLGİLERİ



Yüzölçümü 3.588 Km.yi bulan bölgenin Ermenistan ile hududunu boydan boya Aras Nehri teşkil etmekte olup, hattı 51 km.dir. İl, Dünya coğrafyasında eşine ender rastlanabilecek bir özelliğe sahiptir. Bir yandan yurdumuzun en büyük ve dünyanın sayılı büyük dağlarından biri olan büyük Ağrı Dağı''nın 5165 metre yüksekliğindeki buzullarla kaplı sivri tepeleri ile diğer taraftan yüksek Doğu Anadolu platosunda ortalama rakımı 800-900 metre arasında değişen ve turunçgiller ile zeytin dışında her türlü meyve ve sebzenin bolca yetiştirilebildiği bereketli Sürmeli (Aras) çukurunu bünyesinde iç içe barındırmaktadır. İlin güneyinde yükselen Ağrı Dağı''nın zirvesindeki kar ile ovada yetişen pamuğun rengi soğuk ve sıcağı adeta yan yana getirmektedir. Bu özellikleri onu, yurt sathında "Doğunun Çukur ovası" olarak tanınmasını sağlamıştır.

Doğu Anadolu gibi yüksek platolar ve dağlık bölgelerin geniş yer kapladığı bir bölgede bulunan İl, gerek iklim, gerekse toprak ve bitki örtüsü gibi tabii çevre özellikleri bakımından oldukça farklı özellikler gösterir.

Bölge, Aras Nehri''nin birtakım birleşme boğazları ile birbirlerine bağladığı depresyonlardan (çöküntülerden) birisini oluşturur. Ancak, bu depresyon bölgesi, Aras nehri ve bu nehrin yatağı boyunca geçen Türkiye-Ermenistan sınırı tarafından hemen hemen iki eşit parçaya bölünmüştür. Sınırlarımız dışında kalan Erivan (Revan) ovası ile Iğdır Ovası''nın birlikte oluşturduğu bu depresyon bölgesinin tümüne "Sürmeli çukuru" da denilmektedir. Fakat yörede bu çukurluğun sınırlarımız içerisinde kalan kısmına "Sürmeli Çukuru", Ermenistan sınırları içerisinde kalan bölümüne ise "Sahat çukuru" adı verilmektedir.

Sürmeli Çukuru, Arpaçay''ın Aras''la birleştiği Ergüder mevkiinden başlayıp, Aras nehrinin ülkemiz sınırlarını terk ettiği Türkiye-İran-Nahcıvan sınırlarının birleşme noktasına kadar devam eder. Yükseltisi, batıdan-doğuya ve güneyden-kuzeye doğru azalan bu çukurluğun merkezinde Iğdır şehri kurulmuştur.

Aras nehri boyunca doğu-batı doğrultusunda uzanan Iğdır Ovası, Batı Iğdır, Doğu Iğdır ve Dil Ovası’ndan oluşmaktadır. Iğdır Ovası''nın güneydoğuya doğru bir uzantısı durumunda olan Dil Ovası (Dil Ucu), aynı zamanda ülkemizin en doğu uç noktasını (44 48'') oluşturur.

Bölgenin güneyinde, kabaca batı-doğu doğrultusunda uzanan Orta Toroslar''ın uzantısı ve Munzur dağlarıyla başlayıp Karasu-Aras dağlarıyla devam eden dağlık kütlenin doğudaki bölümü yer almaktadır. Bu bölüm üzerinde yer alan dağlar sırasıyla batıdan doğuya doğru Durak Dağı(2811) m), Zor Dağı (3.196 m), Pamuk Dağı (2.639 m) (Pamuk Dağı geçidi ile Büyük Ağrı Dağı’ndan ayrılan Pamuk Dağı ve Zor Dağı batısındaki Asma Geçidi ile Durak Dağlarından ayrılmaktadır. Pamuk Dağı ile Zor Dağları arasında Çilli Geçidi bulunur.) Büyük Ağrı Dağı (5.165 m) ve Küçük Ağrı Dağı (3.986 m) dağlarıdır. Türkiye''nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, İran ile tabii bir sınır teşkil eder. Anadolu ile Asya''dan uzanan sıradağların bir nevi buluşma noktasıdır.

....Resimleri:

0 yorum: